15.2.14

Posted by Alper Demiroğlu | File under :
Arkadaşlar, selam. "Yerli malı yurdum malı." konseptine uygun olarak bu seferki yazımda İstanbullu mathcore grubu Chopstick Suicide'ın üçüncü EP'si olan "Kaptanın Havuz başı Hikayeleri"nden bahsedecek, matematik terimlerinin notalara dökülmüş hâli olan Mathcore'un günümüz metal müzik piyasasındaki konumunu ele alan bir takım noktalara değineceğim, heheh. Kısacası bugün gündem yoğun fakat dopdolu. :) 


Bir zamanlar facebook üzerinde sürekli güldüren mesajların geldiği "Progressive/Djent/Deathcore/Math" adı altındaki bir müzik paylaşım sayfasının adminliğini yapmış ve doğal olarak yurdum insanının bahsettiğim türlere olan (Aslında olmayan.) ilgisini yerinde incelemiş bir kişi olarak öncelikle Mathcore'u tanımlama gereği duyuyorum. Çünkü günümüzde "sert metalciler" olarak tanımlanan dinleyici tipi, genelinde görülen zayıf ve güçsüz karakterlere sahip olma noksaklığından dolayı bu eksiğini sadece death metal ve türevlerini dinleyip diğer türleri ve dinleyicilerini küçümseyerek hâlâ daha "core" terimini gördüğü yerde bombalama niyetinde. Farkettiniz mi bilmiyorum, saf metalcore veya deathcore yapan grupların sayısı gün geçtikçe azalıyor. Neden? Çünkü mathcore ve djent kavramları girdi işin içine. Metalcore'un hızlı ve melodik rifflerinden faydalanıldı. "Çöp" denilip bir kenara atılamayacak, çok daha yaratıcı birçok grup doğdu.

Biraz yukarıdaki fotoğraf Mathcore'u somut bir şekilde tanımlayan en güzel örnek belkide. Çünkü söylenecek herhangi bir kelime veya kurulacak herhangi bir cümle türün "ahenkli karmaşasını" yansıtacak seviyede değil. Evet çok ironik bir cümle oldu ama mathcore dinlerken herhangi bir düzen veya belirli bir kurallar bütünü beklemeyin. Metal dinleyen kitlenin bile gürültü olarak tanımlayabildiği bu tür, her an her şey olabilir potansiyeline sahip.

İcra etmesi zor olduğu gibi piyasada bu müziği dinleyecek doyurucu bir kitle olmamasından dolayı oldukça underground bir tür olarak kalan mathcore, The Dillinger Escape Plan - One of Us the Killer, Converge - All We Love We Leave Behind gibi sıradışı albümlerin ardından müzik sitelerinde ve albüm kritiklerinde adının çok daha sık telaffuz edildiği bir dönemden geçti. Neyse ki bu dalda bizim de gururlanabileceğimiz bir grubumuz var: Chopstick Suicide.


Uzun zamandır hakkında bir şeyler yazmak istediğim bir grup Chopstick Suicide. Çünkü mathcore gibi bir türü Türkiye'de icra etmeye karar verip o grubun varlığını uzun bir süre devam ettirebilmesi tahmin edilenden çok daha zor olduğu gibi desteğe de fazlasıyla gereksinim duyulduğu bir olay. Tabii bunlar özellikle ilk zamanların problemleri. Grubun şuan Peyote'de kendine has bir dinleyici kitlesi var diye biliyorum. Ne diyelim, belki birgün Bursa? Uzun zaman unutulmayacak, müthiş bir konser olur gerçekten. :)

Dinlediğim ilk Chopstick Suicide parçası 2010 yılında piyasayla buluşan EP ile aynı adı paylaşmış Small People Broken Glasses'dı. Grubun vokalisti Mert Papik'in kendine özgü vokal tarzı ve diğer grup elemanlarıyla olan uyumu ortalama bir Türk metal grubunu dinlemiyor olduğumu müjdeler nitelikteydi. Zaten kendileri bir metal festivali için 2013 Ağustos'unda Ukrayna'ya gittiler ki, bu sadece grubun değil hepimizin gurur ve sevinç duyması gereken bir durum.

Grubun bir sonraki dinlediğim çalışması ise Lost Fathers and Sons albümü olmuştu. Müziğin dışında dikkatimi çeken bir diğer husus ise grubun görsellerinin sağlamlığı hakkındaydı. Türün getirdiği olumsuzluklara karşı dinleyicinin ilgisini çekmek için bu tür konulara gereken önemi vermelerini çok akıllıca buldum. Ancak bugüne kadar yaptıkları en iyi albüm kapağı, incelemesini okumak için tıklayıp henüz bir kere bile cümle içinde kullanmadığım "Captain's Poolside Stories", ehe.  

Her şeyden önce, üzgünüm ama grubun bu albüm adını nereden esinlediğine dair hiçbir fikrim yok. :( Gerçi samimi bulunduktan sonra bu tarz detayların pek de önemli olduğunu düşünmüyorum. Chopstick Suicide'ın en yanakları sıkılası huylarından biri de canlı performanslarındaki içtenliği ve bu işi gerçektende keyif alarak yapıyor olduklarını size olduğu gibi hissettirmesi. Bu çok önemli bir nokta kesinlikle. Türk'üz abi biz, her grubumuzun böyle olması lazım.

Yer yer sevimlilik, yer yer hırçınlık hissi uyandıran bir EP var karşımızda. Dinledikten sonra kurduğum ilk cümle: "Dokunsalar saldırırım." olmuştu. Hakkında söyleyebileceğim tek olumsuz yorum ise aslında kendimle ilgili: EP'leri dinlerken bir nevi yarım kalınmışlık hissi yaşıyorum, bu yüzdendir henüz hiçbir EP hakkında yazı yazmamam. Captain's Poolside Stories'de The Father’s Oath ve Neverplace gibi grubun en iyi albümünde olmayı hakeden iki müthiş parça var mesela. Bu parçaları art arda yenilen tekme ve tokat zevki yaşatan bir albümde dinlemeyi tercih ederdim. Böyle biraz tadı damadığımda kaldı doğrusu. Grubun EP'de sadece mathcore'a bağlı kalmayarak saksafona yer vermesi ve geçmişe kıyasla daha deneysel bir yol izlemesi gelecekte yapabilecekleri için şimdiden merak duygusu uyandırdı bende. Ayrıca Neverplace'de 2:45 itibariyle suların bir süreliğine de olsa durulduğu bir kısım var. Şimdi kendinizi bu parçayı ve özellikle dediğim kısmı canlı dinlerken hayal edin istiyorum. Doğru zamanda yapılan doğru hamleler kendini ne de belli ediyor değil mi? 

"Chopstick Suicide - Captain's Poolside Stories" EP'sini şuradan dinleyebilirsiniz. EP'nin kayıt ve mix'inden sorumlu kişinin Thrown to the Sun ve the Blame (the Blame'in dağılmasına üzüldüm gerçekten, Bursa'daki konserde muhteşemdiler.) gruplarından hatırlanabilecek Bahadır Sarp olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Herkesin emeğine sağlık. Ve henüz dinlememiş olanlar için de keyifli dinlemeler. :) 


 Ülke: Türkiye. (Hem de büyük bir gururla!)
Şirket: -
Albüm Çıkış Tarihi: 17 Ocak, 2014.
Tarz: Mathcore.

Puanım: 8,5/10.







▶ ▶ “Chopstick Suicide - Captain's Poolside Stories“ başlıklı yazı, The Sorrowed Man blog ya da herhangi bir konu hakkındaki düşüncelerinizi thesorrowedman@windowslive.com adresine mail atarak belirtebilir, bu tip klişelerin yanı sıra Last.fm profilime uğrayabilir ve hazır oralardayken Twitter'dan da takip edebilirsiniz. :p

0 yorum:

Yorum Gönder